29 Ekim dolayısıyla 1,5 günlük bir tatilimiz var. Çalıştığım için yıllardır izinlerimi şehir dışında geçiriyorum dolayısıyla haftaiçi İstanbul'un keyfini çıkarmak gibi bir lüksüm olmuyor. Bu sefer kaç gün önceden planladım neler yapabileceğimi ama havanın yağmurlu ve kapalı olması ruhumu biraz daraltsa da kadınsal bir aktivite yapıp pazara gideğim. Yarın içinde Kıyıköy'e gidip rakı+balık olayına girmek var aklımızda ama yarın ola hayrola :))
Yağmurlu bir günden kareler var bu sefer sayfamda ama güne uygun olarak biraz renkli, biraz kasvetli...
Aynalarla arası iyi olanlardanım. Hayır hayır yanlış anlaşılma olmasın narsist değilim, öyle saatler harcamam ayna karşısında ama evden çıkarken de aynaya son bir bakmadan çıkmam. Bulunduğum ortamda bir ayna varsa da arada gözüm takılır o kadar (acaba şu an kendimle mi çelişiyorum? ben bir ayna bağımlısı mıyım? :))
Dekorasyonda özellikle yatak odalarının vazgeçilmezlerinden aynalar diğer yaşam alanlarında da kullanılıyor. Hatta birbirinden farklı formlara sahip olanların aynı duvara uygulanmasına sık sık rastlar olduk. Bende beğendiğim bir kaç örneğe burada yer vermek istedim.
Güneşli bir günde yaza ait aklımda kalan, objektifime takılan görüntülerin olduğu bir yazı olsun istedim. Sığacık; İzmir'den Seferihisar'a giderken bir yan yolla ulaşılan bir sahil köyü. Minicik bir yer olmasına ragmen keşfedilmesi pek uzun sürmemiş ki yapımı 2-3 yıldır devam eden bir marina inşaatı karşılıyor sizi sahile ilk ulaştığınızda. Begonvillerle süslü evlerin, daracık sokakların ve her daim taze balığın bulunduğu bu şirin yerde bir de tarihi kale var. Ama tahmin edeceğiniz üzere orada da tarihi birikimimize pek önem verdiğimiz söylenemez :(( Köy kahvelerinin çevrelediği bir minik çarşısı var, gerçi her yıl uğradığımızda kapanan/açılan dükkanlarla sürekliliğin olduğundan bahsetmek biraz zor. Yat turizmine uygun, yakınında surf yapılabilen temiz deniziyle şirin bir yer.
Yeme-içme; dediğim üzere deniz ve deniz ürünlerini sevenler için süper bir yer mesela biz yazlığımıza yakın olduğu için dönüşte coolerımıza karidesleri doldurup geliyoruz :)) Tadılması gereken şeylerden biri de tabii ki sakızlı dondurmaları. Son olarak yol boyunca size eşlik edecek olan mandalina bahçelerini unutmamak gerek...
Fotograflarda ise panaromik görünüm tercih etmedim, bakalım bu kareler size ne anlatacak??
Bu haftanında bitmesine az kaldı. Kışın yaklaşmasıyla güneşli bir günde görmüş olduğunuz şirket ortamı yerine sahilde dergilerim, kahvem ve laptopumla olmayı tercih etsem de çalışmaktan başka yapacak bir şey yok. Haftasonunda da havanın iyi olmasını dileyip işimin başına dönüyorum. Tabii çalışan herkese "kolay gelsin" diyerek...
Bugün benim için ilklerden biri daha sevgili http://stuven.blogspot.com/ beni mimlemiş. Konusu "anılarımızı canlandıran kokular"...Koku alma duyularım gereğinden fazla gelişmiş ne yazık ki o nedenle burnuma her türlü koku gelir yapışır, kötü kokular hayatımı bazen çekilmez yapsa da elden gelen bir şey yok :)) Hemen cevaplara geçiyorum;
Silgi kokusu ; ilkokul denilince aklıma gelen mis koku
Kızarmış ekmek kokusu; sobanın üzerinde kızaran ekmeklerin hafif yanık kokusu
Çiçek kokusu; Eskiden bahçelerde ki güller, hanımelleri, minik papatyalar harika kokardı
Sakız kokusu; Tipitip sakızlarının kokusunu hatırlamayan var mı ki :))
Parfüm kokusu; Arada değişik parfümlerde kullanırım ama demirbaş bir parfümüm vardır onu kokusunu hiç birine değişmem yıllardır...
Beyaz sabun kokusu; Anneannemin evinde yaptığımız banyo keyfini aklıma getirir. Hani şu çok sıcak suyla yıkanmaktan yanakların kıpkırmızı olduğu dönemler :))
Benden bu kadar. Bu mimi isterlerse cevaplayabilecekleri şekilde aşağıdakilere gönderiyorum;
Dün akşam saydım tam 15 tane ev dekorasyonumu destekleyecek yastığım var :)) Evimizi dekore ederken fazla rengin olmadığı sade bir ev hayal etmiştim. Nitekim eşyalarımızı alırkende buna sadık kalmak istediğim için salonumda sadece büyük bir koltuk, tv ünitesi ve masa oldu ama daha sonra eşimde bir anda renk tutkusu başgösterdi. Bu saatten sonra yapılabilecek tek şey renkli obje ve aksesuarlarla dost olmaktı. Bende öyle yaptım ve bu arada da bolbol renkli/desenli yastığa sahip oldum. Tabii bu bir süre sonra gözüm dönmüş bir şekilde gördüğüm her yastığı almak istesemde neyseki kendimi bir nebzede olsa engelleyebildim. Eğer evinizde ufak tefek takviyelerle değişiklik yapmak isterseniz size de öneririm. İşte bir kaç örnek...
Spor; eşimle birlikte yıllardır aksatmadan gittiğimiz için artık bizim yaşamımızın bir parçası oldu. Zaten düzenli spor yapanlar gitmedikleri zaman kendilerini suçlu hissetmeye başlarlar :)) 2 yıldır girdiğim Tae-bo dersleri benim en zevk aldığım dersler oldu her zaman. Tae bo; 7 kez 'martial arts' (savunma ve hucum sporları) şampiyonu olan Billy Blanks tarafından yapılmaya başlandı Müzik, dans ve kick boxing'in bir karışımından oluşan spor, kolların yumruk, ayakların tekme konsantrasyonu ile en üst seviyede tutulduğu zevkli bir fitnes uygulaması olarak tanımlanabilir. Çok hareketli ve eğlenceli geçen bir derste ortalama 500-700 kcal yakıldığı söyleniyor. Advance seviye olduğu için spora yeni başlayanlara pek önerilmiyor ama belli bir kondisyon seviyesine ulaşanlar için kesinlikle öneririm.
Ne yazık ki dersi veren hoca ayrıldı bende benzer bir içerikte olmasından dolayı dün ilk defa Kick box dersine girdim. Kick Box; Son zamanların en popüler savaş sanatlarından biri , pek çok savaş sanatı gibi Uzakdoğu kökenli. Ancak artık Batı’da o kadar çok benimsendi ki, Asya köklerinden uzaklaştı ve bütün dünyaya mâl oldu. Kickbox’un ayırt edici özelliği, güçlü bir savunma yöntemi olmasının yanı sıra, kişinin koordinasyon yeteneklerini hızlı bir biçimde geliştirmesi ve form tutmasına yardımcı olması. Tae bo'da gölge dövüşü yaparken bunda ilk defa bir partnerle yumruk ve tekme kombinasyonları çalıştım. İlk ders olması nedeniyle biraz hafif geçsede bir ara yumrukları karşılarken ellerimin titrediğini itiraf ediyorum :)) Tabii bunda özel eldivenlerimin yokluğuda önemli bir faktördü. Sonuç olarak eksiklerimide tamamladığımda rakibim korksun benden :))
Sayıları gittikçe artan kitaplarım için kitaplığımızda bir düzenleme yapmak istiyorum. Bunun için daha önceden görüp beğendiğim bir kaç örneği saklamıştım, yeni bulduklarımla aralarından seçim yapacağım. Şu anda kitaplarım renk gruplarına göre ayrılmış durumda ama konulacak bir kaç obje ve daha az sıkışık bir görünüm daha iyi olabilir diye düşünüyorum.
Bugün farkettim ki 1 aydır hiç bir şey yapmamışım. Aslında çok şey yapmaya çalışıp zamanı iyi kullanmadığım için oldu tüm bunlar. Fotograf projemin artık son günleri konuyu toparlayıp, gerekli düzeltmeleri bitirmem gerekiyor. Ayrıca farklı zaman ve yerlerde çekilmiş ama bir kenarda elenmeyi bekleyen 4 ayrı gezi/foto klasörüm var.
Finans sektöründe çalıştığımdan hareketli piyasa zaten yeterince yoruyor. Bunun üstüne yorgun bir şekilde işten çıkıp spora gitmem gerekiyor ki kendime gelebileyim. Sevgiliyle yeni başladığımız diziyi heyecanlı bir şekilde izliyorum ama aslında çok daha öncelikli bir konum var; evlilik hikayesini fotografladığım çift benden albümlerini bekliyor. O nedenle bir an önce fotolar için de gerekli düzeltilmeleri yapıp teslim etmeliyim. Baş ucumda yarım bırakılmış 2 kitap ... Ayrıca bu arada evle de ilgilenmen gerekiyor ki farkettiğiniz üzere bu en sona kalmış bir konu :))
Yazdıkça görüyorum; sanırım bu ara için kendi kendime hafifletici nedenler bulmakta ısrarcıyım neyse lafı daha fazla uzatmadan çektiğim bir foto ile bu günü bitiriyorum.
Kendini keşfe çıkan biraz şımarık, biraz sulugöz, biraz spor delisi, "sevgili"yle yolları kesiştiği için şanslı olduğunu düşünen biriyim. Fotoğraf makinasının ardından gördüğüm hayat ise benim için rengarenk. O nedenle çektiğim düğün fotoğrafları, doğum fotoğrafları ve aile - bebek fotoğraflarıyla, hayatımdan kesitlerle buradayım. Burada herşey olsun istiyorum; renkler olsun, an'lar olsun... info@burcucaliskan.com akarri1@gmail.com